2.12.2012

Söz mü?

Ağızımızdan çıkan her sözün ne kadar güçlü olduğunu deneyimiyorum şu sıralar. Daha doğrusu söylediğimiz ne olursa olsun karşımızdaki üzerinde mutlaka bir etki yarattığını görüyorum. Dilimizin aslında her zaman ateşlenmeye hazır bir silah olduğunu fark ediyorum.Ya da istediğimiz anda kullanabileceğimiz şifa veren bir ilaç. Duruma göre, keyfimize göre aldığımız etkiye göre değişebilen bir güç. Şeytan ve melek yanlarımızı açığa çıkaran noktamız. Ne yazık ki bu etkili özelliğimzi bilinçli kullanmıyoruz. En azından benim bu konuda pervasızca hareket ettiğimi söyleyebilirim. Söz bu çünkü, söylediğin anda yok oluyor sanıyorsun. Zorda kalırsan söylediğini inkar edebiliyorsun, hatta biraz ustalıkla tam aksini bile iddia edebiliyorsun.
Oysa yok olmuyor hiçbirşey. Sen içinden söküp attığını sansan bile söylediklerin, duyanların beyinlerine takılıp kalıyor. Umursamadıkları gibi görünseler bile her söylediğin onlarda yaşamaya devam ediyor. Hele uygun zemini bulurlarsa durmadan çoğalıp tüm zihnini kaplayabiliyorlar. Sözlerin görünmez olduğuna aldanmamak gerek, onlar zihni bir defa ele geçirdiler mi bedenin de efendisi oluyorlar. İşte o zaman saldırgan kim, kurban kim karışıyor. İnsanlar gördüklerini yargıladıkları için görünmeyen tetikçiler melek kılığına bürünüveriyor.
Dilimin gücünü fark etmiş olsam bile onu akıllıca kullanmak konusunda ne kadar başarılı olacağımı kestiremiyorum. Söylediklerim kadar duyduklarımın da bilincinde olmam gerekiyor bu durumda. Ama duydukların karşısında kendini ne kadar koruyabilirsin ki? Her an her yerde sözlerin saldırısı altında yaşıyoruz. İş yerinde, sokakta, evde, radyo, TV, insanalar sürekli konuşuyor. İsteyerek, istemeyerek kulaklarımız dinliyor.Beynimiz söyelenenleri yakalayıp uygun uygunsuz bir köşelere sıkıştırıveriyor. Zihnimiz onları aynı hızda hazmedemediği için şişiyor. Sonuçta kayıtsızlaşıyor veya patlıyor. Duruma göre. Obez veya tetikçi olup çıkıyoruz.
Şimdi Budist rahipleri daha iyi anlıyorum. Neden günlerce konuşmadan yaşadıklarını. Ya da kendilerini tecrit ederek sözlerin olmadığı ortamlarda bulunduklarını. Sessizliğin aslında en büyük şifa olduğunu. Sessizlikte yeterli süre geçirince zihninmizin de durgunlaştığını anlıyorum. Durgun bir zihinin ne kadar değerli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Kendimi tanımak için. Güçlü ve zayıf yönlerimi kucaklamak için. Hiçbir sözün etkisi altında kalmadan ve etrafıma kurşundan sözler savurmadan ne istediğimi bulmak için.
Bugünkü niyetim: Tam bir gün boyunca söz söylemeden ve etrafımdaki sözlere kendimi kapatarak geçireceğim. Kulağımda sevdiğim bir müzikle doğada yürüyüş yapacağım. Kedim ve köpeğimle ve çiçeklerimle ilgileneceğim. Keyifle yemek yapıp tadına vararak yiyeceğim. Bir gün boyunca TV, radyo, telefon ve insanlardan, yani sözlerden uzak duracağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder