6.26.2012

parametre


Paran varsa severim seni, sevemiyorsam sayarım en azından. Boyle dedi geçen gün biri bana. Paran yoksa sevgi de yok, saygı da. Bu dürüstlük beni çarptı. Öyle ki itiraz bile edemedim.

İyi güzel de para aslanın ağızında. Hadi kaptın koydun cebine diyelim orada geçirdiği süre ancak dakikalarla sınırlı. En azından ben ve sanırım benim gibi pek çok kişi böyle yaşıyor. Hesabıma yatan para anında sağa sola dağılıyor, üstelik cebimi bırak elime bile değmiyor. Son derece açgözlü bir şehirde yaşamanın kaçınılmazı bu. Kafanı kaldırdığın an binlerce tuzak paranı çekmek için etrafını sarıyor. Üstelik şimdi evden veya işten çıkmaya bile gerek kalmadı. İşte bu yazıyı yazmak için kullandığım tuşlar bile paramı harcatmak için geliştirdi kendilerini. Tamam da bu durum gerçeği değiştirmiyor. Para, çok para ve daha çok para gerek. Çünkü evet, doğru söze ne denir? Paran yoksa sana sevgi de yok!

Şimdi bana hiç öyle olur mu demeyin! Öyle! Kendimizi kandırmayalım. Üstelik para sadece sevgi ve saygı sağlamıyor. Para güc, güç de kontrol etmeyi sağlıyor. Yani parası olan düdüğü çalıyor. İsterse düdük çalıp geç diyor, istemezse düdük çalıp dur diyor. Tatlı iş değil mi? Ben öyle düdük dinlemem diyen de ne dediğini bir daha düşünsün. Sabah çalar saatinin sesini kapatmak için elini uzattığında düşünsün. Para için düdüğü bile patronun yerine kendin çalıyorsun!
Mutluluğumuzu da paraya kaptırdık, peşinde koşup duruyoruz! Yalan mı? O zaman terfi edince neden ilk maaş farkını kontrol ediyoruz? Neden yüksek ücretli bir iş teklifi nefesimizi kesiyor? Ya da varlıklı bir kısmet gönlümüzü çeliveriyor? Para bal gibi mutluluk getiriyor işte. Kusurları örtüyor, açıkları kapatıyor, boşlukları dolduruyor.Yani paranın yararları saymakla bitmez.
Ne de olsa paran çoksa sevilirsin, sevilmiyorsan bile en azından sayılırsın!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder