6.11.2012

Savma, savcıya git!

İçinde yaşadığımız çılgın teknoloji çağının bana öğrettiği en önemli konulardan biri bireyselliğimin değeridir. Herşeyi anında herkesle paylaşabilme imkanı bana keşfetmekte olduğum yepyeni güçler kazandırıyor. Gizli saklı, kenarda köşede hiçbirşey kalmıyor. Bu kadar ortada olmaya alışık olmayan bir nesilin insanı olarak teknolojinin bu samimiyetine uyum sağlamakta zorlanıyorum doğrusu. Ama öte yandan yaptırım gücü hoşuma da gidiyor.Teknoloji bize hem haklarımıza sahip çıkmayı öğretiyor, hem de kuralları çiğnememeyi. Bana hakkımı aramayı da o öğretti diyebilirim.
Oturduğum sitede yönetim birtakım hizmetler için aidat dışında paralar toplayıp iki dönem geçmesine rağmen hizmetleri yerine getirmedi. Ben itiraz edip durumu kurcalamak isteyince de yönetimdekiler bana ters davranmaya başladılar. Şimdi eskiden olsa susar, siner, sav gitsin derdim. Ama filizlenen bireyselliğim belli ki başat bir yapıya sahipmiş. Akıl hocam Sayın Google beni haklarım ve nasıl hareket etmem gerektigini bana anlatan pek çok websitelerine yönlendirdi. Onların sayesinde itirazlarımda haklı olduğumu, hakımı aramak için Cumhuriyet Savcılığına bir dilekçeyle başvurmam gerektiğini öğrendim. Hatta dilekçemi nasıl yazmam gerektiğini anlatan kaynaklar bile buldum. Böylece sorun yaşadığım konuyla iligli nasıl hareket edeceğimi yerimden bile kıpırdamadan çözdüm. Şimdi gel de bu teknolojiye hayran kalma! Savcı bile hayran kaldı! Gerçi o hayranlık ve şaşkınlık karışımı ifade sadece birkaç salise yüzüne konup uçtu, ama ben gördüm. Sonra tekrar o sert ve sindirici tavrına dönmeye çalıştıysa da sesindeki tonlama dosyamı okuduğu zaman yüzünde gördüğüm ifadeyi doğruladı. Hiç zaman kaybetmeden dilekçemi onayladı ve işleme aldı. Onbeş dakika içinde işim bitmişti. Artık benim yasal süreci başlamış bir şikayet davam var. Bakalım gelişmeler nasıl olacak.
Sonuç ne olursa olsun: Yaşasın Bireysellik, yaşasın Adalet, yaşasın Sayın Google!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder