4.01.2012

leylekler

Her yıl mart ve ağustos sonunda gözüm gökyüzünde leylekleri arar. İlkbaharda onları hep sevinçle karşılarım. Evimin üzerinden süzüldüklerinde sıcak havaları da beraberlerinde getirdiklerini bilirim. Yaz sonunda ise onları uğurlarken soğuk havaların kapıda olduğunu hatırlarım. Leyleklere bir türlü açıklayamadığım bir hayranlığım var. Onları daha görmeden hissederim. Sanki benim beklediğimi biliyorlarmış gibi, bana ne zaman gökyüzüne bakmam gerektiğini haber veririler. Kafamı kaldırıp onları aramaya başlar başlamaz öncüleri görünür. Biraz sonra ise yüzlerce, hatta binlerce leylek onları takip eder. Sakin, zarif, asil bir şekilde gökyüzünde sörf yaparak üzerimden kayıp geçerler. Uzak ülkelerden gelip yine uzak ülkelere göçerler.
Belki de benim yapamadığımı, yapmayı hep hayal ettiğimi, her yıl tekrar ettikleri için bu kadar etkileniyorum onlardan. Sayısız defa yaşadığım bu şehirden çıkıp başka bir ülkede bir hayat kurmayı düşünmüşümdür. Annem ve babam yapmıştı bunu. Doğup yetiştikleri ülkeyi bırakıp Tıp Fakültesini biriri bitirmez daha iyi bir gelecek umuduyla dilini ve kültürünü bilmedikleri bir ülkeye yerleşmişlerdi. Üstelik yeni evli ve bebekli oldukları halde. Ben yapamadım. Hep istedim, ama o kararlılığı gösteremedim. Belki de Türkiye'ye dönüşümüz beni olumsuz etkiledi. Tam çocukluk ile yetişkinlik arasındaki zor yıllarıma denk gelmişti. Yine de bahane aslında. Sınırlarımın bana hükmetmesine izin verdim. Oysa bugün sınırların gerçek olmadığını hepimiz öğrendik. Bizi bugüne kadar birbirimizden ayıran yaşadığımız çevrenin etkileriydi. O çevre görünmez ağların sihiriyle genişledi ve tüm dünyayı içine alıverdi. Bugün her şey, her yer ulaşılabilir oldu. Hem de oturduğumuz yerden. Üstelik avucumuzun içine sığıverdi. Artık biliyoruz ki, ister Tayland'da ister İrlanda'da olsun insanlar algıları, tepkileri ve eğilimleri hep birbirine benziyor.
Yine de sanal yakınlıkların gerçekliğe dönüşmesi için dokunmak, tatmak ve aynı ortamı deneyimlemek gerektiğini düşünüyorum. Gerçek birlik için karışmamız gerekiyor. Bir ülkede doğduğumuz için o ülkede yaşamak zorunda kalmamalıyız. Beğendiğimiz, yeteneklerimizi geliştirebileceğimiz, bize ihtiyaç duyulan yere neresiyse oraya yerleşebileceğimiz bir dünya hayal mi? Leylekler bile yapıyor bunu. Onlar bizden akıllı mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder