4.25.2012

Çok yaşa sen Acun!

Acun'u dünya paljlarını gezen, güzel kızlarla flört ederek program yapan, fırlama delikanlı olarak tanımıştık. Tüm Türkiye yolda rastladığı insanlarla nasıl konuştuğunu ve eğlendiğini izlemek için gecenin bir saatinde ekran başına kilitlenir olmuştu. Zaman içinde rating rekorları kıran programların yapımcısı haline geldi. Ama bence asıl kırdığı bizim yerleşmiş kalıplarımız.

Yaptığı programları izledikçe elimizi, kolumuzu ve hepsinden önemlisi zihnimizi bağlayan zincirler bir bir çözülüyor. Hele Simon Cowell abisinin izinden giderek yetenek avcılığı programlarına yönelmesi Türkiye için tam bir terapi seferberliği oldu. Onun sayesinde örf, adet ve benzer bahanelerle içimize atıp dondurduğumuz nice özelliğimiz gün yüzüne çıktı. Dans ettik, şarkı söyledik, hayatta kalma yarışına girdik, kimsenin bilmediği becerilerimizi herkesle paylaştık. Üstelik bunu yaparken de, izlerken de eğlendik. "Ciddi" tanımı içine girmeyen bir iş yaparak da para kazanılabileceğini gördük. Bugün yetenekleri karalayıp, aşağılamak yerine alkışlıyorsak Acun'un bunda önemli bir payı var.
Bence toplumlar ancak bireylerinin yetenekleri, kendilerine güvenleri ve azimleriyle güçlenebilirler. İnsanlar da toplumlar da içlerindekini gizlemeden ortaya koyabildikleri ölçüde gelişirler. Hep yapmak istediğin ama yapamadığın ne kadar çok şey varsa, o kadar mutsuz olursun ve mutsuz edersin. Oysa doğuştan sahip olduğun veya çalışarak edindiğin özelliklerini, yeteneklerini paylaştığın oranda kendini değerli ve mutlu hissedersin. İçinde yaşadığın topluma da bu yeteneklerini kullanarak ivme kazandırırsın. Daha iyi olmak için yarışırken aslında parçası olduğun bütünü yükseltirsin. Acun Ilıcalı bu çabayı gösterenleri karalayıp taşlamak yerine, cesaretlendirip alkışlamayı öğretiyor. İşte bunun için: çok yaşa sen Acun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder