3.02.2012

Eastanbull'u gördünüz mü?

Geçen gün Maslak'a gittim. Yaklaşık 5-6 yıldır o taraflara yolum hiç düşmemişti. Gözlerime inanamadım. Tamam şehrin o bölümünün çok değişeceğini biliyordum. 90'lı yıllarda, hatta 2000'in başlarında hummalı inşaat faaliyetlerine de tanık olmuştum, ama karşılaştığım görüntü beni fazlasıyla şaşırttı. Gösterişli şirket yapıları, alışveriş merkezleri, göklere yükselen oteller, havalı konutlar...Kafamı bir o yana bir bu yana çevirmekten yoruldum.
Bir tek orası olsa neyse. Istanbul'un her yanı rezidanslar ve uydu kentlerle çevrilmiş durumda. Hatta kırk yıllık semtlerin ortasından bile yükselir oldu bu uzaylılara benzeyen yapılar. Sanki bildiğim, sevdiğim, alışık olduğum Istanbul bambaşka bir şehir oluyor. Büyük, yüksek, kalabalık, kapalı ve ulaşılmaz. Balkonları unutalı epey zaman oldu, ama şimdi pencereler bile cam duvarlara dönüşüyor. Merdivenler yerlerini asansörlere bırakıyor, kapıcıların yerini güvenlik ekipleri alıyor. Komşu sohbetleri, mahalle çocukları, semt bakkalları tarihe karışıyor. Bir binada oturan kişilerin sayısı arttıkça birbirlerini tanıma oranı da o kadar azalıyor.
Istanbul'u birbirini görmezden gelmeyi tercih eden, kızgın ve zamanı dar yabancılar devir alıyor. İstanbul'un yeni sahipleri ellerindeki, masalarındaki ve evlerindeki ekranlara bağımlı, kalabalıklarda yaşamaya dayanıklı, ancak tüketerek mutlu olan bir kitle. Güçlü ve kararlı halleriyle Fatih Sultan Mehmet'in bile ününe göz dikiyorlar. Bir de benim gibi Istanbul'un kıyısına köşesine tutunarak hayatta kalmaya çalışanlar var. Ama çocukluklarını hatırlayan, alıştıkları ve sevdikleri şehir gözlerinin önünde yabancıya dönüşüyor. Nereye tutunmaya çalışsalar ellerinden kayıp gidiyor. Yeniler ele geçirmiş bir defa bu güzelim şehirin hayat damarlarını. Bence artık kurtuluş umudu yok. İnanmıyorsanız Çamlıca tepesine çıkmanız yeterli. 360 dereceden ikna olacağınızdan eminim.
Herkese duyrulur: İstanbul öldü yaşasın Eastanbull!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder