1.05.2014

seni seviyorum?


Sevilmek istiyoruz. Doğamızda var. Çabalarımız, hayallerimiz, hırslarımız, öfkemiz ve sabrımız hep sevilmek için. Sevgisizlik ezici bir boşluk, dayanılmaz bir çaresizlik ve ıssız bir yalnızlık, hayatımıza susamış bir tehdit gibi. Yaşamak için sevgiye ihtiyacımız var. Hepimizin. Belki yemeği, içmeyi kısabiliriz, bedenimizi zorlayan şartlara dayanabiliriz, ama sevgisiz solup gidiyoruz. Onun için etrafımız sevgi açlığı içinde kıvranan, ama bunu çeşitli şekillerde gizleyen, hatta kendine bile itiraf edemeyecek kadar derine gömen insanlarla dolu. Elle tutulan, gözle görülen bu dünyada sözcüklerle bile zor tarif edilen sevgiyi anlamak kolay değil. O yüzden neyin açlığını çektiğimizi fark edemeden elimize geçirebildiğimiz her şeyi tüketiyoruz. Oysa aradığımı karaborsada bile zor bulunuyor. Dillerden düşmeyen “seni seviyorum” sözünü ele alalım. Gerçek anlamının “beni sevmeni istiyorum” olduğunu kaç kişi biliyor? Bilmediğimiz için kanıyoruz. Evet. Sevgili Türkçe'm
hem kanıyoruz hem de kan kaybediyoruz. Bu yüzden tüketiyoruz aşkları saniyelerden bile hızlı! Ama dünya hali işte gördüklerimizi gerçek biliyoruz, bu gerçeklerle sınırlı biliyoruz kendimizi. Oysa sınırların ötesine süpürülmüş asıl ihtiyacımız olan herşey. Kendi kalıplarımızın karmaşası içinde boğulup gidiyoruz bir ömür. Maddenin yerini asla tutamadığı o tarif bile edemediğimiz muhteşem deneyimleri arayarak geçiriyoruz günlerimizi. Biliyoruz, içimizde saklı o bilgi. Ara sıra, belli belirsiz işaret veriyor, hissediyoruz. Ama içinde yaşadığımız gürültülü telaş hemen dikkatimizi başka yöne çekiveriyor. Aradığımız aslında burnumuzun dibinde, gözümüzün önünde, kulağımızın arkasında, ama maddeye kodlanmış duyularımız ne yazık ki bize koşulsuz ve sonsuz olarak sunulan bu yüce kaynağı algılayamıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder