1.16.2012

Organik mi?

Bugün alışveriş yaparken bir an durdum. Kafam karıştı. Genelde neyi niçin aldığımı bilen bir tüketici olmakla övünürüm. Yenilikleri izlerim. Ambalajların üzerindeki küçük yazıları okur, ürünü tanımaya çalışırım. Alıp denerim. Beğendiğim ürünün papucu dama atılana kadar da o ürüne sadık kalırım. Son zamanlarda bu alışkanlığımı sürdürmekte zorlanır oldum. Yeniler çoğalmakla kalmadı, eskiler de kendi çaplarında farklılaştı. Alışveriş yapmak, hele büyük bir markette alışveriş yapmak profesyonel danışmanlık gerektirecek ciddi bir iş haline gelmeye başladı. Abartmıyorum. Bugün yumurta alırken anladım bunu. Sanki sözlüye kalkmış da heyecandan çalıştıklarımı unutmuş gibi donup kaldım yumurtaların önünde. Raflardaki paketler pazardaki satıcılar gibi kendilerini öne çıkarmak için bağırışıp duruyorlardı. Önce elim her zaman olduğu gibi organik yumurtalara gitti. Mr Organik marketleri ele geçirdiğinden beri bütçem yettiği oranda onun ürünlerini almaya çalışıyorum. Hatta raflarda kendine çekinerek yer bulmaya çalıştığı o ilk dönemlerinden beri onu yüreklendirenlerden biriyim. Bugün ekmekten tavuğa, yoğurttan meyve sebzeye kadar her alanda gururla boy göstermesi o nedenle hoşuma gidiyor. Tam paketi alıyordum ki gözüm Doğal Bey'e takıldı. Gerçi onun havalı sertifikaları ve damgaları yoktu ama fiyatı daha uygundu. Doğal Bey'in kesinlikle sadece "mutlu" tavukların yumurtalarını sattığı konusunda ikna olmak üzereyken Köy Efendi ile göz göze geldim. "Yumurta dediğin köyden gelir organikmiş doğalmış bunlar acemi işidir" der gibi bir köşeye kurulmuş, "beni bilen alır" edasıyla etrafı süzüyordu. Şimdi gel de çık işin içinden! Hani yumurtaların selenyumlu, şu bu vitaminli, extra büyük, çift sarılı, sade kahverengi veya beyaz gibi ufak tefek takıntılarını görmezden gelmeye alışmıştım, ama Mr Organik'e meydan okumaya kalkışan Doğal Bey ve Köy Efendi beni şaşırtmayı başarmıştı. Sonuçta yürüdüğüm yoldan ayrılmamaya karar verdim ve organik yumurtalarımı sepete koyup alışverişime devam ettim.

Organik üretimi desteklemeye devam edeceğim, ama ne yazık ki kafama takılan pek çok soru da var. Yeni bir düzen için yatırım yapıp insanlara böyle güzel bir yol açan kişilerin neden can alıcı noktaları önemsemediklerini anlamıyorum. Örneğin bir organik yumurta markası var, yumurtaları viyole koymakla yetinmiyor üstüne kağıt poşet geçiriyor. Bugün faturaların bile ağaçları korumak kaygısıyla kaldırıldığı bir dönemde neden buna dikkat etmiyorlar? Sonra organik tavuk sağlığa zararlı köpük tabaklarda satışa sunuluyor. Hele yoğurtlar! Onlar da kanser yaptığı bilinen plastik kaplarda! Bir de sütler var. Organik ama bilmem ne kadar yıl doğada çözünemeyen dayanıklı ambalajlarda.

Bugünkü niyetim
Gücümü beni mutlu eden bir dünyayı oluşturmak için harcamak. Hoşuma giden ürün veya hizmet üretenleri maddi ve manevi olarak desteklemekten vazgeçmemek. Gerektiğinde onları eleştirerek daha iyi olmalarına yardımcı olmak.
Bugün bireysel gücümüz her zamankinden daha fazla. Her türlü iletişim kanalına sahibiz. Bu gücü keşfedip kendi dünyamızı özgürce şekillendirmek için kullanabiliriz. Durağan, içe kapanık, edilgen enerjilerle kendimizi engellemek yerine, anlaşılmadığımız konusunda şikayet etmek yerine bugün, şimdi bizi rahatsız eden her neyse düzeltmek için kolları sıvayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder