1.11.2012

Köpek hayatı

Köpek sahibi olmak yaygınlaştı son zamanlarda. Benim oturduğum sitede evler bahçeli. İki yıl önce buraya taşındığımızda sadece beş köpek vardı. İki Alman Çoban köpeği, bir Labrador bir Kafkas Çoban, bir de Sıvas Kangal. Bizim Cavalier King Charles onların arasında salon efendisi gibi kalmıştı. Hep bizimle, evimizin içinde, kucağımızda, yediği önünde yemediği arkasında. Günde iki defa yürüyüşe çıkardığım için sitede ünlü olduk. Bunun bir nedeni de her kaka yaptığında yanımda taşıdığım poşetlerle yere bıraktıklarını alıp en yakın çöp kovasına atmam oldu. Sanırım Brandy'nin uyumlu hali ve hepsinden önemlisi sevimliliği de sitedekileri köpek almaya yönlendirdi. Sonuçta son birkaç ay içinde dört yeni köpek site nüfusuna katıldı. Hatta hemen yan komşumuz ikinci bir alman çoban köpeği aldı.
Önceleri aramıza yeni katılan tüylü dostlar olmasına sevinmiştim. Seslerini duydukça kendilerini merak ediyor, Brandy ile onlarla tanışmak için sabırsızlanıyorduk. Ancak kısa zamanda onların yaşam şartlarının çok farklı olduğunu anladık. Brandy pek umursamadı, onlardan uzak durmayı yeğledi. Snobluk kanında var herhalde. Ama ben kayıtsız kalamadım. Yeni alınan Cooker Spaniel Bobby evinden kaçtı. İki gün köpek seven bir hanımın evinde kalmış. Ait olduğu evi bildiğimi düşündükleri için mahallenin çocukları onu bana getirdi. Ben de onu çocukların yardımı ile yine evine götürdüm, kaçtığı deliği bulup kapattım. Sahipleri karı koca tüm gün çalıştıkları için evde yoktular. Sonradan belki de onu geri getirmekle yanlış yaptığımı düşündüm. Bobby tüm günü tek başına küçük bir bahçede etrafı kemirerek geçiriyor.
Komşumuzun aldığı ikinci Alman Çoban köpeği Çanga bir iki ay içinde hastalandı. İlk geldiğinde dört aylık heyecanlı ve meraklı bir yavruydu, ancak geçen zaman içinde hiçbir şeyle ilgilenmemeye kafasını bile zor taşımaya başladı. Sonra öğrendim ki köpeği başkasına vermişler.
Fotoğrafını eklediğim Golden Retriever Çakıl ise neşeli ve sevimli bir kişiliğe sahip. Bir defasında zincirle bağlı olduğu bahçe demirine öyle bir dolanmışti ki, kafasını bile oynatamıyordu. Buna rağmen sabırla sahibinin onu kurtarmasını bekliyordu. Evde kimse yoktu, baktım olacak gibi değil site görevlisini çağırdım. Bahçe kapısını anahtarla açtırdım ve Çakılı kurtardım. O günden bu yana her evinin önünden geçtiğimde birbirimizi selamlarız. Ama bugün gördüklerim beni etkiledi. Sel su bir yağmur yağıyor. Çamurun içinde. Bir yanda kakası bir yanda mama yediği boş yoğurt kapları. İçine bile giremediği küçük bir kulube. Zincir yine boynunda. Duvarda ayak izleri. Bu sabah beni selamlamadı. Sadece baktı.
Şimdi ben mi yanlışım, bu köpeklerin sahipleri mi? Sanırım bende sorun var. Çoğunluk böyle olduğuna göre uyumsuz olan benim. Gereksiz duyarlılık, hatta duygusallık gösteriyorum. Zaten her konuda bir gariplik var bende. Herkesin gördüklerini görmüyorum. Benim gördüğümü zaten başkaları fark etmiyor. Bazen düşünüyorum da yan yana hep bir arada yürüdüğüm bu insanlarla aynı dünyada mı yaşıyoruz diye.

Bugünki niyetim:
İnsanların yaşama sevinci ile dolmaları. Bu yaşama sevincini çevreleriyle paylaşmaları. Birlikte yaşadıkları insanların farkında olmalarını, onlara sevgilerini gösterebilmelerini diliyorum. Ancak o zaman sevileceklerini anlamalarını. Karşılıksız sevgi vermekten kaçınmayan köpekleri de duygusal açlıklarını bastırmak için kullanmamalarını diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder