1.17.2012

İz bırakmanın keyfi

Bizim buralarda her kış kar yağıyor. Her yanı kaplayan, beyaz gerçek kar. Şehirdeyken kar hep kabus ile örtüşürdü benim için. Gökyüzünden düşen kar taneleri trafik, tıkanıklık, sıkıntı getiren soğuk bir bulamaçın habercileriydi. Tenha kış gecelerinde dünyaya inmeyi başaranlar sabah bir an için beni şaşırtıp gülümsetse bile, günün devamında yaşadıklarım o anı hafızamdan silip atıyordu.
Oysa şimdi kar tanelerini sevinçle karşılıyorum. Meğer yeryüzüne düşerken dans ediyorlarmış. Çoşkuyla atlayıp sekerek yine havaya zıplıyorlarmış. Birbirlerine neşeyle dokunup kendilerini keyifle yerçekimine bırakıyorlarmış. Beni neden gülümsettiklerini de anladım, hepsinin ama hepsinin yüzünde gülücükler var. Sessiz, yumuşak ve uyumlu bir şekilde kondukları herşeyin üzerini örtüyorlar. Her kar yağısını takıp eden öfkeli ve sert ayaza beyaz bir kalkan oluşturuyorlar. Kar geceden yağmaya başlamışsa, sabahı iple çekiyorum. Pencereden baktığım an içimdeki çocuğu zapt etmek iyice zorlaşıyor. Bir an önce çıkıp kimsenin yürümediği o bembeyaz, yumuşacık halının üzerinde ayak izlerimi bırakmak için sabırsızlanıyorum. Tanıdık çevremin bu sihirli örtüyle ne kadar değiştiğini görmek istiyorum.
Bu konuda benimle yarışan biri daha var: köpeğimiz Brandy. Bana fırsat tanımadan fırlayıp o kusursuz örtünün her yanını duman ediveriyor. Onun karların içinde yuvarlanarak, en derin yerlere, kıyı köşeye hızla koşup izlerini bırakmasını izlerken içten içe bir kıskançık duyduğumu itiraf etmeliyim.
Hepimizde var bence bu ilk olma, iz bırakma isteği. Ancak ne yazık ki karın bize sunduğu beyaz ve pürüsüz yollar pek yok gerçek hayatta. İlk olmak için birilerini geçmek, ezmek, atlamak gerekiyor çoğu zaman. Bıraktığımız izin fark edilmesi için kararlılık, süreklilik ve çaba gerekiyor. Hepsinden önemlisi kendini öncelemek ve hedefine odaklanmak gerekiyor. Belki de kara değil de tanelerine bakmak lazım, onlardan örnek almak lazım. Kar tanesi her ne kadar küçük ve dayanıksız olsa da, yeryüzüne yolculuğunu zevkle yapıyor. Tadını çıkarıyor. Telaşı, hırsı yok. Dans ediyor. Çünkü biliyor ki vardığı yerde başka kar taneleri onu karşılayacak. Onlara katıldığı zaman güçlü ve dayanıklı bir bütünün parçası olacak. Beyaz, büyük bir mucize olacak.

Bugünkü niyetim:
Arkasına bakmadan koşup önündekileri kenara itip atarak ilerlemeyi başarı sayanların önlerine hep yeni engeller çıkacağını anlamalarını diliyorum. Yaşadığım her gününün yere konan kar taneleri gibi hayatımı oluşturduğunu anlıyorum. Tek bir kişi olarak ne kadar etkisiz görünsem de, aslında güçlü bir bütünün parçası olduğumu fark ediyorum. Bu gücün etkisini içimde hissederek etrafımdaki yaşamı korumaya ve yaratılan tüm mucizelerin bir parçası olmaya niyet ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder